Bütün yolları deniyoruz
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yarın Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenecek İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi’ni çok önemediğini belirterek, “Biz toplumların vicdan pusulasının daima doğruyu gösterdiğine inanıyoruz. Ateşkesi sağlamak öncelikli hedefimizdir” dedi. Erdoğan, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 16. Zirvesi’ne katılımının ardından yurda dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, İsrail’in katliamlarını durdurmaya dönük attığı adımların sonucu nereye yönelteceğine dair soruya şöyle cevap verdi: İnşallah Riyad Zirvesi’nden (Yarın düzenlenecek olan İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi) sonra arkadaşlarımla yeniden telefon diplomasisine odaklanacağız. BM’de hakkı ve adaleti savunanların sayısını daha da artırmaya yönelik bir çalışma başlatacağız. Bizim buradaki bütün temennimiz sadece insani yardımların geçiş koridoru değil. Ayrıca İsrail’e yönelik, yaralı Filistinli mazlumların geçişlerini sağlayacak baskıyı artırmak. Hedefimiz Gazze’den bütün bu insanların tıbbi yardımları verebileceğimiz noktalara geçişini sağlamak. Bunların içinde kanserli hastalardan tutun hafif ve ağır yaralılar bulunuyor. Biz bu koridor açılırsa bu yaralıları ve kanser gibi kronik hastalıkları olan kardeşlerimizi hastanelerimize almaya hazırız. Bunun için de hazırlıklarımızı tamamladık. “Yaralıları ve kronik hastaları verelim” şeklinde bazı olumlu sinyaller geliyor. Eğer gerçekten bunları hastanelerimize alabilirsek insani ve İslami görevimizi de yerine getirmiş oluruz.”
Gazze’de ateşkesin sağlanması ve sürecin kalıcı barış istikametine doğru ilerlemesi konusunda umudu olup olmadığı sorulan Erdoğan, “Umutsuz olmak diye bir şey yok. Tabii ki umudumuz var. Umudumuz olduğu için bu çalışmaları yürütüyoruz” şeklinde konuştu. Erdoğan şöyle devam etti: Ama şunu da unutmamak gerekir. Burada şu anda 11 bine yakın çocuk, kadın, yaşlı Filistinliler can verdi. Bunun yanında 25-30 bin yaralı var. Şu anda devasa bütün o binalar yıkılmış, enkaza dönmüş vaziyette. Acaba bu enkazların altında durum nedir? Gelen haberler tabii fecaat. Bunlara yönelik de yaptığımız diplomatik ataklarda bazı olumlu sinyaller alır gibiyiz. Temennim odur ki bunlar hayata geçer. Onun için Riyad Zirvesi’ni çok çok önemsiyorum. Biz toplumların vicdan pusulasının daima doğruyu gösterdiğine inanıyoruz. Ateşkesi sağlamak öncelikli hedefimizdir. Bunun için atılması gereken tüm adımları atıyor, denenmesi gereken tüm yolları deniyoruz.
Erdoğan, ABD’nin İsrail’le ilgili politikasında bir değişiklik olup olmadığına dair soruyu şu şekilde yanıtladı: Geçenlerde, ABD’nin Dışişleri Bakanı Antony Blinken malum Türkiye’ye geldi ve Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan ile bazı görüşmeler yaptı. Görüşmeler esnasında, tabii kendisine bazı tekliflerimiz Dışişleri Bakanımız tarafından yapıldı. O da neydi? Örneğin şu anda günde 20-30 TIR geçiyor. Tabii insani bir yardım değil. Bunun yükseltilmesi, en az 500 TIR’a bunun çıkarılması gerekir teklifi yapıldı. Onun da buna olumlu yaklaştığı Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan tarafından bana nakledildi. Bütün bunların yanında ambulans açığının da giderilmesi lazım. Tedbirlerimizi aldık, alıyoruz. Yoğun bir şekilde bu ambulans açığını da gidereceğiz.
Amerika’da bir politika değişikliği konusuna gelecek olursak, Öyle bir hava var. Sadece orada değil tüm Batı’da, İngiltere’de, Fransa’da var… Bizim hamasi söylemler, içi boş insani şovlara değil somut adımlara ihtiyacımız var. Diyorlar ki “Daha iyi bir yol haritası için çabalıyoruz.” BM kararlarından daha iyi bir yol haritası olur mu? Şayet ateşkes konusunda samimiyseniz BM’nin kararlarının uygulanması konusunda İsrail’e baskı yapın. Çünkü insanlar ölüyor, anneler kundaktaki bebeklerini, çocuklar anne babalarını kaybediyor. Kanayan bu yarayı durdurmak için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bu hissiyatı ABD paylaşmaya başlarsa İsrail’i durdurmak daha da kolay hale gelir.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken arasında Ankara’da gerçekleşen görüşmeyle ilgili soruyu cevaplayan Erdoğan, “Tüm dünyada ABD protesto ediliyor neden? Çünkü İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama destek vermek ABD’yi tepkilerin hedefi haline getirdi. Eğer 3 gün içinde İstanbul Atatürk Havalimanı’na 1,5 milyon insan geliyor, orada toplanıyorsa bu bir şeyi ifade ediyor. Yani “Bizim sesimize kulak verin. Bizim sesimizi dünyaya haykırın.” diyorlar. ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in en büyük hatası en başta oldu. İsrail’e gittiğin zaman, “Ben buraya ABD Dışişleri Bakanı olmanın yanında bir Yahudi olarak geldim.” dersen bunun da bir karşılığı olur. Bunun karşılığı ne? İşte bunun karşılığı da bir anda İstanbul’da 1,5 milyon insanın toplanmasıdır” şeklinde konuştu.
Erdoğan “Günün sonunda fatura Netanyahu’ya kesilip bugüne kadar yapılan katliamlar örtbas edilir mi?” sorusuna, “Netanyahu’nun bugünü yarına göre iyi günleridir. Şu anda İsrail halkının yüzde 60-70’i Netanyahu’nun karşısında yer alıyor” şeklinde cevap verdi. Rehineler konusuna da değinen Erdoğan şunları dile getirdi: İsrail’in yapması gereken şey Filistinlilerin süratle bırakılması ve öbür taraftan da İsraillilerden Hamas’ın elinde olanların hemen bırakılmasıdır. Zaten Hamas’ın sivilleri bırakmamak gibi bir kararlılığı yok “Bırakırız” diyorlar. Ama İsrail’in kalkıp da 5 yaşında, 10 yaşında, 15 yaşında çocukları rehine alacak kadar vicdani olmayan tutumu da ortada. Olumlu adımlar atıldığı takdirde biz her türlü riski alır ve bu işin çözümüne katkıda bulunmaya çalışırız. Hamas öncelikle kadın ve çocuklar olmak üzere Batı Şeria ve Gazze’de İsrail tarafından tutuklanan Filistinlilerin serbest bırakılmasını istiyor.
Erdoğan, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki krize ilişkin soruyu da şu şekilde yanıtladı: Anayasa Mahkemesi maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir. Şimdi Can Atalay’ı alın koyun bir kenara. Bundan önce yine benzer şeyler maalesef oldu. Parlamentomuz da bu konularda ağır hareket ediyor. Yani birçok terörist parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için kaçtılar, yurt dışına çıktılar. Benim ülkem yurt dışına kaçmış sapıkların tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı, kalamaz. Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtay’ın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır. Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtay’ı yerip, Anayasa Mahkemesi’ne övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok. Anayasa yapma yetkisi Yüce Meclisimizindir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesi ile oluşmuş Meclis’in bu mutlak yetkisine el uzatamaz.
İİT zirvesinde Türkiye’nin ajandasında neler olduğuna dair soruyu cevaplayan Erdoğan, “Buraya katılan ülkelerin her biri ne yapabilir? sorusuna odaklanacağız.” ifadesini kullandı. Erdoğan şunları kaydetti: “Körfez ülkeleri ne yapabilir? Körfez ülkelerinin dışındakiler ne yapabilir? Malezya’sı, Endonezya’sı, Pakistan’ı, Türkiye’si hepimiz ne yapabiliriz bunları orada ayrıntılı bir biçimde konuşacağız. Zaten konuştukça da birçok şey o masanın üstüne dökülecek. İnanıyorum ki bölge ülkelerinin ve İslam dünyasının temsil edildiği bu zirveden çıkacak kararlar, İsrail’in zulmünü durdurmak için büyük bir adım olacaktır. Bizler bu bölgenin insanlarıyız, dışarıdan bu bölgeye gelenler gibi fevri ve popülist politikalar ortaya koyamayız. Buradaki her acı bizim canımızı yakıyor. Buradaki her istikrarsızlık bizleri etkiliyor. Birlik içinde çözüm yolu vardır ve biz Riyad’da o yolları konuşacağız. Bizim önceliğimiz de derdimiz de barış.”
Biz ne dedik? Bay Bay Kemal dedik. Dediğimiz oldu mu? Oldu. Bunu ilk söylediğimiz zaman yapsaydı bu kadar olumsuz olmayacaktı. Şimdi bunlar hala Demirtaş’a selam gönderirsem ben güçlenirim havasındalar. Kavala’ya selam gönderirsem güçlenirim diye düşünüyorlar. Yahu güçlenemezsin. Sen de kaybedeceksin. Öbürü de kaybedecek. Eğer bu parti Atatürk’ün partisiyse Atatürk’ün partisinde milli olmayan, yerli olmayan kimse barınamaz ve barınamayacaktır. Şimdi 31 Mart bunun kantarı olacak ve bu kantarda İstanbul, Ankara başta olmak üzere inşallah Cumhur İttifakı gereğini yapacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi başına kimi getirirse getirsin değişmez, değişemez.